Anadolu Ajansı çalışanlarından
Adam Abu Bashal ve Gökhan Kavak’ın yaptığı çalışmada aşağıdaki başlık altında Nijerya’daki
Fulani Halkı tanıttılar.
“Afrika'nın en
büyük yarı göçebe kabilesi: Fulaniler”
Batı ve Orta
Afrika'nın birçok ülkesinde yaşam süren yaklaşık 40 milyon nüfuslu Fulanilerin
çoğu, şehir hayatından uzak, tarım ve hayvancılıkla uğraşarak göçebe yaşam
tarzlarını sürdürüyor.
Fulaniler, Batı ve Orta Afrika'nın birçok
ülkesine yayılan yaklaşık 40 milyon nüfusuyla Afrika'nın
en büyük yarı göçebe kabilesi.
Dünyanın
en büyük yarı göçebe halklarından Fulanilerin çoğu hayvancılıkla uğraşıyor.
Nijerya'daki
Fulanilerin bir kısmı şehirlerde yaşarken, büyük bir kısmı yarı göçebe olarak
hayatlarını sürdürüyor.
Fulanilerin
büyük sürülerle yaptıkları yolculuklar, sık sık çiftçilerle aralarında
gerginlik yaşanmasına neden oluyor.
Hayvanlarını
otlatmak için ülkenin güneyine göç eden Fulaniler, çiftçilerin hayvanlarını
çalmaya çalıştığını ve kendilerine saldırdığını iddia ediyor.
Ülkenin
Müslüman kuzeyi ile Hristiyan güneyi arasında yer alan bu bölge aynı zamanda
dini gerilimleri de besliyor.
Çiftçiler
ise Fulani çobanlarının, ülkede Hristiyanların çoğunlukta olduğu güney
bölgelerde 18. yüzyıl İslam âlimi şeyh Osman Dan Fodio'nun öğretilerini yaymaya
çalıştığını ileri sürüyor.
Sokoto
Halifeliğini kurdular
İslam'ı,
ilk kabul eden kabileler arasında yer alan Fulaniler, Afrika'da İslam'ın
yayılmasında önemli bir yer alarak birçok âlim ve devlet adamı yetiştirdi.
Afrika'nın
batısında 1804-1903 yılları arasında hüküm süren Sokoto Halifeliğinin kurucusu
Osman Dan Fodio, Nijerya Devlet Başkanı Muhammadu Buhari, Senegal Cumhurbaşkanı
Macky Sall ve Gambiya Devlet Başkanı Adama Barrow, Fulani âlim ve devlet
adamları arasında yer alıyor.
"Yeni
otlaklar bulmak zorundayız"
Nijeryalı
Fulani Yusuf Shehu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Nijerya'nın Kaduna
eyaletinden hayvanlarını otlatmak için yıllar önce yola çıktıklarını söyledi.
18
yılda 300 kilometre yol kat ederek Abuja'ya kadar geldiklerini dile getiren 23
yaşındaki Shehu, "Çok sayıda büyükbaş hayvanımız var ve hayvanları
otlatmak için yeni otlaklar bulmak zorundayız. Bu nedenle devamlı göç
ediyoruz." dedi.
Shehu,
Fulanilerin lüks hayata ihtiyacı olmadığını belirterek, "Bize sadece
yatacak bir yer ve yiyecek şeyler lazım. Ne elektriğe ihtiyacımız var ne de
lüks bir şeye. Bu hayatımızdan da memnunuz." diye konuştu.
Günlük
hayatlarına sabah namazı ile başladıklarını aktaran Shehu, "Namazdan sonra
hayvanlarımızı kontrol edip sütlerini sağıyoruz. Biz dönene kadar kadınlar ev
işleriyle uğraşır ve getirdiğimiz sütün bir kısmıyla kahvaltı yaparız."
ifadelerini kullandı.
Tek
odalı toprak evler
Toprak
ve sazlıklarla inşa ettikleri tek odalı evlerde yaşayan göçebe Fulani erkekler
kahvaltıdan sonra hayvanlarını otlatıp tarlalarını sürürken, kadınlar inek sütü
ve buğdaydan ürettikleri Fulanilerin geleneksel "Fura da Nono" isimli
yiyeceğini satarak para kazanıyor.
Shehu,
elektrik kullanmadıklarına dikkati çekerek, "Akşamları eve döndüğümüzde
Kur'an-ı Kerim okuruz, sonra sohbet ederiz. Çocuklar bir araya toplanır,
büyüklerin anlattığı hikayeleri dinlerler." dedi.
Hayvancılığın
yanında tarımla da uğraşan Fulaniler, mısır, patates, domates ve biber başta
olmak üzere birçok sebze yetiştiriyor.
Elektrik
olmadığı için domates ve mısır gibi ürünleri kurutarak tükettiklerini dile
getiren Shehu, yağ, şeker, tuz ve baharat gibi gıdaları ise satın aldıklarını
söyledi.
Shehu,
"Bu mısırları hayvanlar ulaşamasın diye yerden yüksekte kurutuyoruz.
Mısırlar kuruduktan sonra çuvalın içinde koyarak döveriz, ondan sonra
kullanırız." diye konuştu.
Çoban-çiftçi
çatışmaları
Nijerya'da,
birçok insanın hayatını kaybettiği çoban-çiftçi çatışmaları yaşanıyor.
Çobanlar
ile çiftçiler arasında yaşanan şiddet olaylarının herkesi rahatsız ettiğini
belirten Shehu, "Son zamanlarda farklı gruplar tarafından yapılan
saldırıların çoğunun suçu Fulanilere atılıyor ve Fulaniler terörist ya da kötü
insan gibi gösteriliyor." dedi.
Shehu,
şiddetin son bulmasını ve tüm Nijeryalıların bir araya gelmesini istediğini
aktardı.
"Akşamları,
elektrik olmadığı için kandil kullanıyoruz"
Fulanilerin
tek odalı evlerinin içinde yatak ve küçük ev eşyaları bulunuyor. Fulani
kadınlar yemeklerini evlerinin önünde pişiriyor.
Fulani
Havva Alhaji ise lüks bir hayatı olmasa da durumundan memnun olduğunu dile
getirerek, "Sabah kalktığımızda çocuklarla ilgileniriz ve sonra evimizi
temizleriz. Ailecek kahvaltı yaptıktan sonra eşlerimiz hayvanları otlatır ya da
ektiğimiz sebzeler ile uğraşır. Akşamları, elektrik olmadığı için kandil
kullanıyoruz." dedi.
Kaynak:
No comments:
Post a Comment